25 Mayıs 2011 Çarşamba

sondur

"...Nasıl kovarsın kalbinden beni böyle, hiç düşünmüyor musun? Ya gidecek yerim yoksa?
Sana adanmış bir hayatı elinin tersiyle nasıl itiyorsun? Bildiğim başka bir yaşam yok ki!
Gözlerimi seninle açtım ben. Yürek nasıl çarpar, insan nasıl sever, aşk nedir, hepsini sende öğrendim. Soyunup tüm benliğimden, seninle yoğrulup bütünleştim.
İlk sana dokundum. Bir erkeğin eli nasılmış, ilk seninle hissettim. Dudaklar birleştiğinde, başkasını kendin saymak nasıl oluyor, seninle öğrendim.
Sevişmek denilen o büyüyü, ilk seninle tattım. Bedenimi, kadınlığımı, cinselliğimi seninle öğrendim. Dokunmayı, okşamayı, tüylerimin diken diken olmasını, boynumun ne kadar hassas olduğunu sen öğrettin.
Yazarları, ressamları, teknolojiyi, insan ilişkilerini, arkadaşlığı senden öğrendim. Yıllar geçti, büyüdüm ellerinde. Olgunlaştım, geliştim.
Öğrendikçe acılarım da arttı. İhaneti, vurgunu, kalleşliği de senden öğrendim. Sustum, dayandım, direndim. Seni değiştirebileceğime inandım.
Tüm yaşadıklarımıza rağmen, bir gün git diyebileceğin aklıma gelmezdi. Duvara çarpar gibi sözlerine çarptım. Yüreğim kanadı, yaralandı.
Giderim elbette, senden öğrendiğim ne varsa cebime koyar yola düşerim. Üstelik bu kadar bilgiyle, kolay kolay da devrilmem, aslanlar gibi yürür giderim. Aç da kalmam, susuz da!
Ancak benim içimi acıtan bitmemiz değil! Sen hiç gözlerime bakmadan, bunca yılın ardından bana nasıl git dersin? Ya gidecek yerim yoksa?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder